14 Ocak 2014 Salı

Final Fantasy IV: The Complete Collection İnceleme (PSP)

Square ismi JRYO sevenler için hiç yabancı değildir. Final Fantasy, SaGa serisi, Chrono serisi, Mana serisi ve irili ufaklı bir çok harika JRYO oyunu altına imzasını atmış bir firmadır Square. Şimdi neden Square Enix olarak adının geçtiği ise firmanın tarihinde yatmaktadır.

Final Fantasy, Square'in hayatta kalmak için son çırpınışıdır aslında. Video oyunu sektörü kendini esas anlamda Japonya'daki evlere sokmaya başladığı 1986 yıllarında Square bu pastadan pay almak için kurulmuştu. Finansal olarak başarısız olan oyun denemelerinden sonra 1987 yılında son oyunlarını çıkardılar. Durumlarına uyan bir isimle çıkan Final Fantasy, Square'in o zamanki en çok satan oyunu olup, şirketin tarihe gömülmesini tek başına kurtarmıştır.

Tabii başarılı her oyunun ardından devam oyunları gelir. Final Fantasy "Son Fantezi" olsa da bu yazı yazıldığı an bile seride yeni oyunlar çıkmaya devam etmektedir. Dünya heyecanla Final Fantasy XV'i bekleye dursun, bizler 1991'de SNES için çıkmış ama şimdi PSP için tekrar çıkartılmış, Final Fantasy IV'ü konuk edelim buraya.

İncelemeye başlamadan önce Square'in tarihçesini sonlandıralım. Firma FF başarısından sonra RYO ağırlıklı oyunlar geliştirmiş ve büyük oranda da başarılı olmuştur ama 2000'li yıllarda yaptıkları bir hata neredeyse firmanın sonunu getirmiştir. Büyük paralar harcadıkları Final Fantasy: The Spirits Within animasyon filmi gişede patlayınca Dragon Quest oyunları ile bilinen Enix firması ile 2003 yılında birleşerek şimdiki Square Enix firmasını oluşturmuşlardır.
Devasa kırkayaklar mı? Kalsın almayayım.
Final Fantasy'ler için Dragon Quest ismi önemlidir, çünkü ilk oyun Dragon Quest serisinden çok etkilenmiştir. FF'i DQ'den ayıran en büyük nokta FF'de işlenen detaylı hikayelerdir. FFIV'ün de en çok parladığı nokta hikayesi oluyor.

Çocukken yetim kalan ve Baron ülkesinin Kralı tarafından bizzat yetiştirilen Cecil, kralına çok bağlı bir kara şövalyedir. Hava Gemi filosu Red Wings'in komutanı da olan Cecil, son yaptıkları görevlerin içeriğinden hoşnutsuzdur. Masum insanların şehirlerini basıp onların kristallerini almayı Cecil doğru bulmamaktadır. Bu endişelerini Kral'a dile getirdiği an Kral önce onu Red Wings'in başından alacak, ardından mızraklar üzerine uzmanlaşmış arkadaşı Kain ile beraber ona bir yüzüğü taşıma görevi verecektir. Yaptığı yanlışları düzeltmeye çalışacağı ve çeşitli değerlerini sorgulayacağı bir yolculuğa çıkan Cecil ve elbette bizim için macera böyle başlıyor.
Harika grafikler Edward'ın işe yaramazlığını saklayamıyor. Kendisi en arkada bossdan saklanmakta şu anda.
Hikaye üzerine yoğunlaşmış JRYO'lar için ilginç ve akılda kalıcı karakterler yaratmak çok önemlidir. FFIV burada FFIII'ün hatasına düşmemiş. FFIII'deki silik ve sıkıcı karakterler yerine her karakterin ilginç bir arka planı ve ona uygun bir kişiliği var. Gerek ailesini kaybeden Summoner Rydia, gerek hafızasını kaybetmiş Bilge Tellah, gerek ikiz büyücüler Palom ve Porom olsun, hepsi insanın aklında kalan ve kendini sevdiren karakterler oluyor. Bu da oyunu oynayan kişide onları önemseme duygusunu uyandırmayı sağlıyor. Dramatik anların bol bulunduğu FFIV için bu büyük bir artı oluyor.
"KEKİMİ KİM YEDİİÖÖEAGGG!!"
Oynanış açısından PSP versiyonumuzun SNES versiyonu ile büyük farkları yok. Düşmanlar karşıya diziliyor, biz onların karşısına... Ardından sıra tabanlı olarak saldırılar gerçekleşiyor. Buna renk katmak için oyuna iki seçenek eklenmiş. İstersek Active istersek de Wait seçeneklerini kullanarak, biz menüde item ya da büyü seçerken düşmanın saldırıp saldıramayacağını belirleyebiliyoruz. Dövüşlere heyecan katmak isteyenler Active modu seçmeleri itina ile önerilir.
Su içerken yılan dokunmazmış derler ama böyle yılana can kurban.
Dövüşleri daha da hızlandıran Auto modundan bahsetmemek olmaz. Son yaptığımız seçimleri otomatik olarak devamlı uygulayan bu seçenek dövüşleri çok hızlandırıyor. İlk başlarda pervasızca kullanabileceğimiz Auto seçeneği oyunun ilerisinde dikkatli olmazsak game over ekranı görmemize sebep olabiliyor.

Dünya haritası üzerinden seyahat ederken çeşitli şehirlere girebiliyoruz. Burada gelecek dövüşler için ekipmanlar alabileceğimiz yerler bulunuyor ama istersek dans gösterileri de izleyebiliyoruz. Grafiklerden pek bir şey anlaşılmasa da komik bir detay olmuş bu. Seyahat ettiğimiz zamanlarda kendimizi ilk atacağımız yer genelde şehirlerdeki hanlar oluyor. Para biriktirmek için ekipman harcayıp iyileşmek yerine mümkün olduğunca hanları kullanın.
Howdy-ho kulağa daha hoş geliyor bence.
Seyahatlerimiz olaysız geçmiyor elbette. Bir şehirden çıktığımız anda dışarıda her an saldırıya uğrayabiliyoruz. Rastgele karşılaşmalar dediğimiz olay ancak oyunun sonlarına doğru rahatsız edici sıklığa çıkıyor. Dünya haritası dışında düşmanlarla mağaralarda karşılaşıyoruz.

Oyun iki yerde kayıt imkanı sunuyor. Dünya haritası ya da mağaralardaki kayıt noktaları. Yanımızda çadır ya da kulübe (envantere nasıl sığıyorsa) varsa, onları bu noktalar ve dünya haritasında kullanarak can ve manamızı dolduruyoruz. Çadır az miktarda iyileşme sağlarken, kulübe tüm can ve manamızı dolduruyor.

Grafiklerde SNES'e göre gözle görülür iyileştirmeler yapılmış. Sprite'ler daha büyük, daha detaylı. Arka planlar çok daha hoş duruyor. En büyük geliştirme büyü efektleri ve summonlarda olmuş. Onlar güçlendikçe efekt ve animasyonlar da coşuyor.

Büyü sistemi seviye atlamaya bağlı ilerliyor. Belli seviyelere geldikçe yeni büyüler kazanıyoruz. İstersek bunu bir kişiye karşı, istersek de çoklu kullanabiliyoruz. Bazı büyüler için geçerli değil bu ne yazık ki. Summonlar ise dövüşlerde bize yardımcı olması için çağırdığımız efsanevi yaratıklar. Titan, Ifrit gibi klasik summonlar burada bulunuyor. Summonlar seviye ile değil, onları bulup, dövüşlerde yenerek kazanılıyor.
Zorlu düşman gördüğünüz anda Auto modundan çıkın, sonra pişman olabilirsiniz.
Sesler ve müzikler harika. PSP sürümü için yeniden düzenlenen ve kaydedilen müzikler, oyuna çok güzel gidiyor. Nostalji yaşayabilecek kişiler için ayarlardan eski müzikler seçilebiliyor.

12-15 saat arası biten maceramız burada sonlanmıyor. Final Fantasy serileri hikayesel olarak birbiri ile alakasızdır, sondaki sayı artsa da oyunlar devam oyunu değildir. FFIV, seride hikayeyi devam ettiren oyunlara sahip ikinci FF, ilki FFX'di.

FFIV'ü bitirdiğimiz anda Interlude isimli, ana hikayeden 1 sene sonra geçen bir kısmı oynuyoruz. Bunu bitirdiğimiz anda The After Years'a geçiyoruz, bu da ana hikayeden 17 sene sonra geçiyor. Kendi başına yeterince iyi olan FF hikayesinin devama ihtiyaç duyup duymayacağı ayrı bir konu ama bu oyunların detaylı incelemelerini spoiler sebebinden ötürü burada bahsedemiyoruz.

Eksilere gelecek olursak... Hikayede gelen giden karakterler çok olduğundan, bir karakter üzerine düşüp onu güçlendirdikten sonra o karakterin gitmesi hoş olmuyor. Kısa zamanda yerine bir başkası gelse de her karakter tatmin edici olmuyor dövüşte. Neyse ki oyunun sonuna doğru tüm karakterlerden dilediğimizi seçebiliyoruz, bu sayede istediğimiz kombinasyonları oluşturabiliyoruz. Envanterde kısıtlama da bir diğer eksi. Maksimum 40 farklı ekipman alan çantamıza yeni bir ekipman koymak istediğimizde yer açmamız gerekiyor. Burada imdadımızı Obez Chocobo yetişiyor. Sınırsız yer olanağı sağlayan Fat Chocobo komik bir öge de oluyor oyunda.
Zayıf ve uzun olsa Minik Kuş olabilirdi ama bu haliyle Obez Kuş olmaktan ileri gidemiyor Fat Chocobo'muz.
Maceraya atılmak DQ'in uzmanlaştığı alan olsa da, hem macera hem de hikaye açısından FFIV oldukça tatmin edici olmuş. Bir çok yeniden sürümü olan FFIV'ün en iyi ve en kapsamlı koleksiyonu PSP versiyonu diyebiliriz. Her ne kadar oyunun başları oldukça kolay olsa da kesinlikle oynanması gereken FFIV budur.

Galeri
KÜNYE:

Adı: Final Fantasy IV: The Complete Collection
Yapımcı Firma: Square Enix
Türü: JRYO
Çıkış Yılı: 24 Mart 2011 (Japonya)
Bulunduğu Platformlar: PlayStation Portable

Artılar: Karakterleri ve hikayeyi başarılı bir şekile harmanlayabilmesi, müzikler, grafiklerin başarılı yenilenmesi, eklenen ekstralar ve ana oyunun The After Years ile tek çatı altında toplanması
Eksiler: İstediğimiz partiyi ancak oyunun sonunda kurabilmemiz, gereksiz envanter sınırlaması

Hiç yorum yok: